Cem Sultan: Fatih’in Bahtsız Şehzadesi

Fatih Sultan Mehmet’in en küçük oğludur. Annesi Çiçek Hatun’dur. 27 Aralık 1459’da Edirne’de doğdu. Fatih’in ölümü sonrasında, abisi Bayezid’e karşı giriştiği taht mücadelesini kaybetti. Avrupa’da on üç yıl esaret hayatı yaşadı. 24 Şubat 1495 tarihinde Napoli’de vefat etti. Hayatı Osmanlı tarihinin en hüzünlü ve trajik hikayelerinden birisidir. Cem Sultan olayı 2. Bayezid dönemini derinden etkilemiştir.

Çocukluğu ve Şehzadelik Dönemi

Çocukluğu on yaşına kadar sarayda geçti. Bu sırada iyi bir eğitim aldı. On yaşında Osmanlı geleneği gereği sancak beyi olarak Kastamonu’ya gönderildi. Daha sonra 1474’de Fatih tarafından Konya’ya atandı.

Sancak Beyliği süresince kendini geliştirmeyi sürdürdü. Şiir yazabilecek düzeyde Farsça öğrendi. Müzik, felsefe, tarih ve coğrafya gibi bilimlerle ilgilendi. Şiir alanında kendini geliştirdi. Fatih Sultan Mehmet’in Uzun Hasan üzerine yaptığı Anadolu Seferi sırasında, babasına vekillik etti

Cem Sultan Olayı

Fatih Sultan Mehmet’in 3 Mayıs 1481’de ölmesi üzerine iki oğlu Bayezid ve Cem arasında padişah olma yarışı başladı. Sadrazam Karamanlı Mehmet Paşa Cem’i tutuyordu. Bu yüzden Fatih’in ölümünü gizli tutarak Şehzade Cem’e haber göndermek istedi. Ancak ölüm haberi gizli kalmadı. Ayrıca haberci Bayezid yanlısı olan Anadolu Beylerbeyi Sinan Paşa tarafından yakalandı. İstanbul’da bulunan yeniçeriler Bayezid taraftarıydılar. İsyan çıkararak sadrazam Karamanlı Mehmet Paşa’yı öldürdüler. Şehzade Cem babasının ölümünü geç öğrendi. Bu süre içinde Bayezid İstanbul’a gelerek tahta oturdu.

Cem, abisinin hükümdarlığını kabul etmedi. Topladığı ordusuyla Bursa’yı ele geçirerek hükümdarlığını ilan etti. İki şehzadenin orduları Bursa Yenişehir ovasında karşı karşıya geldi ve savaşı Bayezid kazandı. Askeri kuvvetlerini büyük ölçüde kaybeden Şehzade Cem Konya’ya çekildi. Ancak Osmanlı ordusunun kendisini takip etmesi üzerine Memlükler’e sığındı.

Memlüklü Sultanından iyi bir muamele görse de, aradığı siyasi ve askeri desteği bulamadı. Kahire’den Hicaz’a geçti ve hac ibadetini yerine getirdi. Cem Sultan Osmanlı hanedanında hacca giden ilk kişidir.

 Cem Sultan portresi
İtalyan Ressam Bernardino di Betto Betti (Pinturicchio) tarafından yapılan Cem Sultan portresi

Daha sonra tekrar Anadolu’ya dönerek şansını bir daha denedi. Ancak Sultan Bayezid’in harekete geçmesiyle geri çekildi. Bu sırada abisine mektup yazarak uzlaşma yolları aradı. Sultan Bayezid hükümdarlık hakkından vazgeçmesi ve Kudüs’te oturması karşılığında yüksek meblağ bir para teklif etti. Ancak bu teklifi reddetti.

Çevresindekilerin yönlendirmesiyle Rumeli’ye geçerek taht mücadelesine orada devam etmeye karar verdi. Bu amaçla Temmuz 1482’de Sen Jan Şövalyelerinin elinde bulunan Rodos’a geçti. Burada şövalyelerle bir ittifak anlaşması yaptı. Ancak Şövalyelerin ve durumdan haberi olan Avrupalı devletlerin planları farklıydı. Onu Osmanlı devletine karşı bir koz olarak kullanmaya karar verdiler. Böylece Cem Sultan olayı, Osmanlı taht mücadelesi olmaktan çıkıp devletler arası bir mesele haline geldi.

Esaret Yılları

Sen Jan Şövalyeleriyle yaptığı anlaşmada istediği zaman adayı terk edebileceği garantisi tanınmıştı. Ama Şövalyelerin Lideri Pierre d’Aubusson sözünü tutmadı. Böylece Cem Sultan’ın esaret yılları başlamış oldu. Klasik anlamda bir hapis hayatı yaşamadı. Ama serbest hareket etmesine izin verilmedi ve sürekli göz altında tutuldu. Esareti boyunca yalnız değildi. Adamları ve dostlarından bazıları kendisine Avrupa yılları boyunca eşlik etti.

Rodos’ta uzun süre kalmadı. Rodos, Osmanlı saldırısına açık olduğu için şövalyeler Cem Sutan’ı Fransa’da tutmaya karar verdiler. Altı yıl  Fransa’da kaldı. Bu süre içinde Şövalyeler Sultan’ın yerini sık sık değiştirdiler. Sen Jan Şövalyeleri bu arada Sultan II. Bayezid’den yüklü miktarda para alıyorlardı. Bu süre zarfında birkaç kez kaçma teşebbüsünde bulunduysa da başarılı olamadı. Bir süre Bourganeuf Şatosunda özel olarak inşa edilen yüksek bir kulede tutuldu. Bu kuleye Zizim (Cem) Kulesi denilmektedir.

Zizim (Cem) Kulesi
Bourganeuf Şatosunda (Fransa) Cem Sultan için özel olarak inşa edilen Zizim (Cem) Kulesi.

Papalık, Napoli Kralı ve Macar Kralı gibi bir çok devlet siyasi koz olarak kullanmak için Cem Sultan’ı ele geçirmek istiyordu. Uzun süren müzakere ve pazarlıklar sonucunda  Papalık’a teslim edilmesine karar verildi. 1489’da Roma’ya gelen Cem Sultan, Papa’ya artık hükümdarlık gibi bir niyetinin olmadığını ve tek isteğinin Mısır’daki ailesinin yanına gitmek olduğunu söyledi. Ancak buna izin verilmedi. Papa Hristiyanlığa geçmesi şartıyla Osmanlı tahtına oturması için her türlü yardımı yapma önerisinde bulundu. Cem Sultan bu öneriyi kesin olarak reddetti. Avrupa devletleri de pek destek vermedikleri için, Papalık’ın  bir Haçlı Seferi düzenleme planı gerçekleşmedi.

Cem Sultan yaklaşık altı yıl İtalya’da kaldı. Bu süre zarfında Papalık, sultanı serbest bırakmama karşılığında 2. Bayezid’den büyük miktarda para alıyordu. Hatta Papa 300.000 altın verilmesi karşılığında Cem’in öldürülmesini dahi 2. Bayezid’e teklif etti. Bu arada bir çok Avrupa devleti Cem Sultan’ı kendilerine teslim etmesi için Papa’ya baskı yapıyordu.

Cem Sultan
Cem Sultan’la Sen Jan Şövalyelerinin Lideri Pierre d’Aubusson’u Bourganeuf Şatosunda yemek yerken tasvir eden gravür.

Fransa Kralı VIII. Charles 1494 yılında İtalya üzerine sefere çıktı. Amacı İtalya’nın güneyinde bulunan Napoli Krallığını ele geçirmek, daha sonrasında Osmanlılar üzerine bir haçlı seferi düzenlemek ve müslümanların elinden Kudüs’ü almaktı. Bu sırada Roma’da bulunan Cem Sultan’ı Osmanlılar üzerine üzerine yapmayı planladığı seferde kullanmak istiyordu. Bu amaçla Cem Sultan’ı kendisine teslim etmesi için Papa’ya baskı yaptı ve istediğini aldı.

Cem Sultan’ın Ölümü

Cem Sultan, Napoli Krallığı üzerine yürüyen VIII. Charles ve Fransız ordusuyla birlikte hareket etti. Ancak Fransızlara teslim edildikten kısa bir süre sonra  hastalandı. 25 Şubat 1495’te 36 yaşında Napoli yakınlarında hayatını kaybetti. Esareti 13 yıl sürmüştür.

Ölüm sebebi tartışmalıdır. Papa’nın Fransızlara teslim etmeden önce zehirlettiği oldukça yaygın bir iddiadır. Ancak bazı tarihçi bu iddianın doğru olmadığını, ölüm sebebinin doğal hastalık olduğunu öne sürmektedir.

Cem Sultan’ın trajedisi ölünce de sona ermedi. 2. Bayezid kardeşinin ölümü üzerine üç gün yas ilan etti ve cesedinin İstanbul’ gönderilmesini istedi. Fransızlar  cesedi Napoli yakınlarında bulunan Gaeta Kalesine götürdüler. Bu arada Napoli Kralı ve  İtalyan müttefikleri Fransızlara karşı savaşta üstün duruma geçmeye başlamışlardı. Napoli Kralı, elinde esir bulunan Fransız askerleri karşılığında Cem Sultan’ın naaşını aldı. Cesedi Osmanlılara teslim etmek için de 2. Bayezid’den yüklü miktarda para istedi. 2. Bayezid para vermeyi kabul etmedi. Napoli Kralı dört sene sonra ve 2. Bayezid’in baskıları sonucu 1499’da naaşı Osmanlılara gönderdi.  Naaş Bursa’da Muradiye Camii avlusunda bulunan, abisi Şehzade Mustafa’nın mezarının yanına defnedildi.

Cem Sultan’ın annesi ve çocuklarının hayatı da oldukça trajiktir. Büyük oğlu Şehzade Oğuz, Cem-Bayezid mücadelesi sırasında Bayezid’in eline geçmişti. 1483’de 2. Bayezid’in emriyle öldürüldü. Annesi Çiçek Hatun ve küçük oğlu Murad, Mısır’da kalmıştı. Çiçek Hatun oğluna yardım etmek için çok çaba gösterdi ama başarılı olamadı. Çiçek Hatun 1498’de Kahire’de veba sebebiyle hayatını kaybetti. Küçük oğlu Murad Mısır’ın 1517’de Yavuz döneminde Osmanlı egemenliğine girmesi üzerine Kahire’den kaçarak babası gibi Rodos’a sığındı. Burada Hristiyanlığa geçti. Rodos’un Kanuni devrinde 1522’de fethinden sonra Murad ve oğlu boğularak öldürüldü. Eşi ve iki kızı ise İstanbul’a gönderildi.

Şehzade Cem’in trajik hayat hikayesi Avrupa’da oldukça önemli bir iz bırakmıştır. Ölümünün hemen sonrasında 1490’lı yıllarda hayat hikayesini anlatan, resmedilmiş bir kitap basılmıştır. Daha sonraki yıllarda da çok sayıda edebi esere konu olmuştur. Bunların arasında İvo Andriç’in “Uğursuz Avlu”, Vera Mutafçıyeva’nın “Cem Sultan” ve Edouard Sablier’in “Cem Sultan-Bourganeuf Mahpusu” eserlerini sayabiliriz.

Şairliği

Osmanlı hanedanı üyeleri içinde şairliği en güçlü kişilerden birisidir. Türkçe ve Farsça divanı vardır. Yaşadığı hayatın da etkisiyle duygulu ve hüzünlü şiirler yazmıştır. Gurbet ve vatan konularını eserlerinde işleyen ilk Türk edebiyatçılarındandır.

Fransa’nın Nice kentinde yazdığı, Frengistan Kasidesi olarak bilinen eserinde çektiği sıkıntıların yanı sıra,  dünya iktidarının boş ve fani olduğunu, önemli olan can sağlığı ve mutluluğun olduğunu anlatır.

Frengistan Kasidesi

Câm-ı Cem nûş eyle iy Cem bu Frengistândur
Her kulun başına yazılan gelir devrândur

Ka’betu’llâh’a varup bir gün tavâf eyledüğün
Bin Karaman bin Arab bin mülket-i Osmândır

Şükr kıl Allâh’a kim geldün Frengistan’a sağ
Sağlığınca her kişi nefsince bir sultandır

………
………

Âdeme bir zevk kalur dünyâda bir yahsi ad
Saltanat bâkî dirlerse bu yalandur

Hüsrevâ gönlüni hoş dut ayşa meşgûl ol müdâm
Yohsa bu dünyâ-yı dûnun âhiri vîrândur

Pâd-şâh oldur ki hergiz zâtına irmez zevâl
Hayy u Bâkî Kâdir ü Hallâk-ı ins ü cândur

Âlemi bir emr ile var eylemek emrindedür
Yine bir emr ile yoğ eyler ana âsândur

Didi Cem bu şi’r-i Sultân Bâyezîd’ün yâdına
Anıcak ol meclisi akan gözinden kandur

Yürü var iy Bâyezid sen süregör devrânını
Saltanat bâkî kalur derlerse bu yalandur

Pâd-şahlık bundan özge olmaz iy şehzâde Cem
Hâtırun hoş eyle câm iç meclis-i cânândur

Şehzadeliğinden itibaren bir şair çevresi içerisinde yaşamıştır. Bu şairlere “Cem Şairleri” denirdi. Bunlardan bazıları adeta kader arkadaşlığı yaparak, esareti sırasında da Cem’i yalnız bırakmamışlardır. Bu şairlerden Haydar Çelebi, 1514’de Vâkıât-ı Cem Sultan adlı bir eser yazarak, Sultan’ın sürgün yıllarını anlatmıştır.