Anakronizm nedir?

Bu yazıda Anakronizm nedir? ve Anakronik ne demektir? sorularının cevabını bulacaksınız.

KISACA ÖZET
Anakronizm bir tarihi olayın veya olgunun ortaya çıktığı dönemi hakkında yanılma, dönemleri ve çağları birbirine karıştırma anlamına gelir. Örneğin Malazgirt Savaşında ateşli silahların kullanıldığını düşünmek bir anakronizm örneğidir.
Anakronik kelimesi bu kavramın sıfat halidir. Örneğin anakronik düşünme veya anakronik yaklaşım şeklinde kullanılır. Anakronik kelimesi ayrıca “zamanı geçmiş”, “modası geçmiş” anlamında da kullanılır.

Anakronizm kelimesi Yunanca kökenlidir. Batı dillerine Yunancadan geçmiştir. Türkçeye Fransızcadan gelmiştir. Sözcük olarak “zamana uymayan”, “tarihlendirme hatası” gibi anlamlara gelir.

Bir tarih kavramı olarak anakronizm; bir tarihi olay veya olguyu olduğundan başka bir tarihi döneme aitmiş gibi algılama, düşünme veya değerlendirmeyi ifade etmektedir. Basit ve eğlenceli bir örnek verirsek; “Fatih Sultan Mehmet’in makam arabası acaba hangi markaydı?” gibi bir soru sorarsak anakronik yanılgıya düşmüş oluruz. Çünkü otomobil 19. yüzyılın sonlarında icat edilmiştir. Fatih ise 15. yüzyılda yaşamıştır.

Anakronik değerlendirme hataları çoğu kez bu örnekte verildiği gibi açık ve basit bir bilgi hatası değildir. Tarihteki olayları ve kişileri değerlendirirken çok sık bir biçimde anakronik düşünme yanılgısına düşülmektedir.

En fazla düşülen hatalardan biri, geçmişi o dönemde var olmayan bugünkü değer yargılarıyla, modern zamanlara ait yaklaşımlar ve kavramlarla değerlendirmek ve açıklamaktır. Bu yanılgıya düşmemek için olaylar ve kişileri kendi tarihsel bağlamında, zamanının şartları, değer yargıları ve anlayışları çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

Örneğin tarihte savaşlarda karşı karşıya gelmiş Türk hükümdarlarını değerlendirirken çoğu kez bu kişilerin millet bilincine aykırı hareket ettikleri yönünde yorumlar yapılır. Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail’in Çaldıran’da savaşmaları veya Timur ve Yıldırım Bayezid’in Ankara Savaşında karşı karşıya gelmeleri değerlendirilirken bu yönde yorumlara rastlanır. Halbuki modern anlamda millet anlayışı ve millet bilinci Fransız İhtilali sonrasında yayılmış bir olgudur. Yıldırım Bayezid, Timur, Yavuz ve Şah İsmail’in millet ve Türklükle ilgili bakış açıları günümüzden çok farklıdır. Günümüze ait yaklaşım ve değerlerle tarihteki olay ve kişileri değerlendirmek Fatih’in otomobile bindiğini düşünmek kadar yanlıştır.

Anakronizmin Türleri

Anakronik yanılgıların yanılgı sadece olgusal bilgiler hakkında değil, kavramlar, bakış açıları ve zihniyetler konusunda da ortaya çıkabileceğini belirtmiştik. Anakronizmin genel olarak üç farklı türünün olduğunu söyleyebiliriz: Olgusal, dilsel, yaklaşımsal.

Olgusal Anakronizm

Olgusal anakronizm tarihsel olguların zamanıyla ilgili bir yanılgıyı ifade eder. Bir olgunun olmadığı bir tarihsel dönemde varmış gibi düşünülmesi ve yansıtılması anlamına gelir. Genellikle bilgi hatası veya dikkatsizlik sebebiyle ortaya çıkar. Malazgirt Savaşında Alp Arslan’ın ordusunun ateşli silah kullandığını düşünmek veya Fatih’in otomobile bindiğini düşünmek bu tür yanılgılara örnektir.

Anakronizm hatası, Cesuryürek, Mel Gibson,
Cesuryürek (1995) filminde Mel Gibson, İngilizlere karşı İskoç ayaklanmasına önderlik eden Wliiam Wallace’ı (1270-1305) canlandırmıştı. Gibson’ın üzerindeki kareli kumaş bu dönemde İskoçya’da kullanılmıyordu.

Bu tür anakronik hatalar açık bir bilgi hatası sonucu ortaya çıktığı için tarih araştırma eserlerinde pek sık görülmez. Ancak tarihi konularla ilgili edebi eserlerde ve sinema filmlerinde bu tür hatalarla sıklıkla karşılaşılır. Örneğin Cesuryürek (1995) filminde 14. yüzyılda yaşayan İskoçyalı savaşçı William Wallace’ı canlandıran Mel Gibson, geleneksel İskoç kıyafeti kare desenli tartan kumaştan yapılmış bir giysi giymektedir. Sorun şu ki tartan kumaş İskoçya’da 16. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlıyor. Yani bugün İskoçya’nın simgelerinden biri olsa da, William Wallace’ın yaşadığı dönemde İskoçya’da tartan kumaş kullanılmıyordu. Buna benzer hatalara tarihi dönemleri ele alan film ve dizilerde sıklıkla karşılaşılmaktadır.

Dilsel Anakronizm

Dilsel anakronizm bir tarihsel dönemi, o dönem için geçerli olmayan tarihi kavramlarla açıklamaktır. Tarihi olayların anlatımında bu hataya sıklıkla düşülmektedir. Olaylar ve kişilerin kendi gerçek zamanlarıyla mekânlarından koparılıp incelenen çağ açısından hiçbir anlam taşımayan kavramsal bir çerçeveye oturtulmaya çalışılması pek çok tarih çalışmasında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Özellikle modern dönemde ortaya çıkan kavramların çok daha eski dönemleri değerlendirmek için kullanılmasına sıklıkla rastlanmaktadır.

Yaklaşımsal Anakronizm

Yaklaşımsal anakronizm bir tarihi dönemin olay ve olgularının bu dönemde geçerli olmayan yaklaşım ve bakış açılarıyla açıklanmasıdır. Tarihsel olguların modern teoriler ışığında yorumlanması bu tip anakronik hatalara örnek olarak gösterilebilir.

Tarihçiler tarihi olguları açıklarken bazen yaşadıkları zamanın yaklaşımlarına, kavramlarına ve değerlerine başvurmaktadırlar. Ancak çoğu kez, tarihçinin yaşadığı dönemin anlam dünyası ve değerlendirme ölçütleri ilgili tarihi dönemden çok farklıdır. Tarihi olguların bu dönemde mevcut olmayan bir anlam çerçevesi içinde yorumlanması genellikle bugünün bakış açılarını geçmişe mal edilmesi sorununu doğurmaktadır. Bu açıdan anakronizm geçmişin temel özellikleriyle günümüzden farklı olduğunun göz ardı edilmesi sonucunda ortaya çıkmaktadır

Bazı durumlarda anakronizm tarih yazımının doğasından kaynaklanan, kaçınılması oldukça güç bir sorun şeklinde ortaya çıkabilir. Çünkü tarih yazımında bugün ile geçmiş arasında kaçınılamaz bir ilişki vardır. Tarih geçmişin bilgisidir ama bugünden itibaren oluşturulur. Dolayısıyla tarihçi kaçınılmaz bir biçimde retrospektif, yani bugünden geçmişe doğru giden bir bakışa sahiptir. Tarihçi tarihi bugün yazdığı için, tarihsel olgulara bakışı ister istemez bugünün şartlarından etkilenir. Dünün olaylarını bugünün penceresinden görür ve anlatır. Bu durumda, tarihçinin olayların algılanması ve yorumlanmasında kendini içinde bulunduğu zamanın anlam dünyasından tamamen soyutlaması imkânsız bir durumdur.

Sonuç olarak yaklaşımsal anakronizm tarih yazımında çok sık karşılaşılan ve kaçınılması pek kolay olmayan bir yanılgıdır. Tarihçinin bu durumu devamlı bir şekilde göz önüne almalı ve kendi düşünce dünyasını tarihi şahsiyetlere mal etmemeye azami dikkat göstermesi gerekir. Kendi ideolojik bakış açılarını tarih yorumlarına yansıtmama konusunda dikkatsiz olan kişiler bu tür hatalara çok daha fazla düşerler.